Merhaba! Nasılsınız? İyi misiniz? Ben kötüyüm. Aslında iyiydim. Ama neden kötüyüm biliyor musunuz? Anlatayım.
Bir-iki gün önce ben taktım kafayı ramene. Bu arada ramen nedir bilmeyenler için;
Ramen; Japon mutfağına özgü, çorba içinde servis edilen erişte yemeğidir, diyebiliriz.
Nerde kalmıştım? Hah, buldum. Aldım, her şey tamam. İki tane almıştım her ikisi de farklı marka. Biri İndoMie Ramen sebzeli , diğeri Nuda Nasuko dometesli. (iğrenç espri bknz: Nudo’na su ko!) Önce İndomie olanı denedim. Sebzeli olanı yani. Sıcak suyu koydum. Şaşkınlıkla ‘Oh! Ne lezzetli’ diye bakınıyorum.
Tüm karışımları attım içine karıştırdım biraz. Baktım oldu, aldım elime chopsticklerimi (yazdığım yazı için Buraya tıktık ( ❛ᴗ❛ )) ramenimi yedim.
Bu yazının burasından itibaren orjinal versiyonunda şunu yazmıştım:
"Ay o ne iğrenç tat! Yüzüm her kılığa büründü. Annem fark etti sanırım,” Nursena, kızmam bak. İstersen çöpe atalım.” Dedi. Tabii bende yediremem o kadar anneme lezzetli diye ikna ettiğim şeyi attırmaya. “Yok canım, ne iğrenci. Alsam tekrar alırım.” Diyerek yedim zorla.
Bu arada yanlış anlamayın tat meselesi yani. Ben sevmedim diye sevmemek zorunda değilsiniz
Şu an midem bulanıyor
Ama yine de ramenden vaz geçmeyeceğim. Ben deneyeceğim başka tatları!"
Şimdi yazımı güncelliyorum, İndoMie ramenlerini değiştirmiş. Eskiden gerçekten kötüydü, şimdi ise ne kadar baharat atarsanız atın; ramenin tadı üzerinde baharatlı yazan ancak yediğiniz zaman baharatsız olduğunu fark ettiğiniz çubuk gibi. Yine de güzell olmuş.
Not: Ben içindeki yağları koymuyorum, lezzetini bozuyor bence.
Sayonaraaaa
Dip Not: Ben bu yazımı başka bir bloğumda paylaşmıştım. Oradan buraya geçirdim ^-^
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder